23 Şubat 2010 Salı

Ben gördüm işte tamam..


İkametgah almak için gittiğim muhtarlıkta, nüfus dairesindeki adres kaydımla muhtarlıktaki kaydımın birbirini tutmadığını söylediler..
E bunu düzeltin ozaman dedim..
Online sisteme geçtikleri fakat bu düzeltmeyi online yapamadıklarını söylediler..Nüfusa gitmem gerekiyormuş..
Neyse gittim nüfus müdürlüğüne ve konuyu ilettim..
"şoordaki uzun kuyruk varya şurda, aha onun en sonuna geçecen" dedi kapıdaki kibar danışma memuru..
Vazifemi yaparak şoordaki uzun kuyruğun sonuna geçtim..
Bir süre sonra sadece 2 si çalışan 6 vezneli bölüme yaklaştığımı farkettim..
Yanımından iki kişinin desteğiyle zar zor yürüyen yaşlı bir teyze geçti ve refakatçileri teyzeyi ilerideki banka oturttular..Sonradan teyzenin oğlu olduğunu anladığımız arkadaş velayet vs. ile ilgili olan bankoya yaklaştı..Anlattı anlattı anlattı..Bankonun arkasından kalın, simsiyah, tek kaşlı bir ağır abi kaltı ve teyzeyi oturduğu yerde süzdü..Sonrada;
“şimdi bu konuşamıyormu?” dedi..Teyzenin oğluda, yok konuşamıyor yazamıyor falan anlattı birşeyler..Arkasından da teyzenin nüfus cüzdanı, sigorta kartı, emekli cüzdanı vs. olmadığını anlattı..Yani teyze teknik olarak yaşamıyor..Memur ileriye doğru “şefiiiiiimmm” diye bağırdı ve nüfus dairesinin şefi olduğunu anladığımız kısa boylu bir bayan geldi..Standart memur..Diz altı etek, uzun kollu triko, el örmesi cepli yelek, tel tel ayrılmış saçlar ve tamamlayıcı olarak sivri çerçeveli bir gözlük..Aynı şekilde teyzeyi süzdü ve aynı şekilde;
“hem konuşamıyor, hem yazamıyor hı? ve kimliğide yok? adını biliyormu kendisi?” dedi.. Teyzenin oğlu aynı şeyleri ona da anlattı..Arkadan şef;
“peki parmak basabiliyormu?” dediğinde ben koptum..
Şef müdüre sormam diyerek gitti ve birkaç dakika sonra geldi;
“Kendisini gördüysek olurmuş” dedi memura;
“Parmak bassın ama kendisi adını söyleyip basmalı” dediğinde bir sarsıntı daha yaşadık..
Memur; kağıtları doldurdu, teyzenin oğlundan imzalar aldı ve teyzeyi getirin dedi..
Teyzeyi iki kişi kaldırdı, bankoya kadar sürükledi ve ayakta tuttular..Bu sırada o kalın, siyah, tek kaşlı memur abi ayağa alktı, kendisinden hiç beklenmeyecek o klasik Türk empatikliği ile teyzeye doğru eyildi ve;
“anaaaaa naasssaaannn aanaaaaaaa? Ben gördüm işte tamam..” dedi..Bundan sonrasını hayal meyal hatırlıyorum..
Sonra teyzeye adını söyletmeye çalıştılar hep beraber..Teyze, iki nefes arasında birşeyler mırıldandı ama hiç kimse anlamamıştır eminim..Oğlunun düzeltmesiyle durum netleşti..Sonra teyzenin elini tutarak parmak olayını hallettiler ve teyzeyi oturttular..İşleri bitincede çekip gittiler..
Ben hala şoordaki sıranın biyerlerindeydim..
Bu arada o teyze kimdir? Neyin veraseti için getirilmiştir? Gerçekten o teyzemidir? Dışardan parayla tutulmuş birisimidir? Hiç birşey bilinmiyordu..
Ama ben muhtarlıkta kayıtlı bulunan ve daha önce defalarca aldığım ikametgah ilmuhaberini almak için tüm gün kazındım..

1 yorum:

tguencek dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.

Yorum Gönder