29 Aralık 2010 Çarşamba

Adyeş “the serial killer”

Akşam iş çıkışı servisle evine giden bir arkadaşım evine girdikten sonra karanlıkta yürümeye başlar ve üçüncü adımda ayağının altında bir cisim olduğunu hisseder..
Yere birşey düşmüş olmalı düşüncesiyle ışığı açan arkadaşım üzerine bastığı ama öldüremediği cismin akrep olduğunu görünce feryat figan bir şekilde zıplamaya başlar ve kendi ifadesiyle de belirttiği üzere bu zıplamalar arasında bir süre havada durduğunu farkeder..
Evden alel acele çıkan arkadaşımın ablası Adyeş “the serial killer” gelir ve o küçücük, şirin akrebin üzerine basmak ya da ayakkabı, terlik benzeri bir cisimle tepesine binmek suretiyle yassı yale getirir..
Arkadaşım da gelişen olayları bir sosyal paylaşım sitesinde bildirmiştir.. Küçücük hayvanın öldükten sonra neler yaşamış olabileceğini hiç umursamayan arkadaşım mutlu bir şekilde evindedir.. Ve durum arkadaşıma özetlenir..

dur bak haywanceyiz öldükten sonrasını özetleyeyim :)
akrep, üzerine basılmak suretiyle yassı hale gelmiştir ve (kötü ya hani) cehenneme gitmiştir..
1 - waay asım abi hayırdır yassı gördüm seni..
A - hade leyyn..olm en azından weletler etrafımda ateş yaktığında korkumdan kendimi sokmadım..
2 - asım ayıp oluyo ama..hem senide bi güzel tepelemişler..
A - olm ne tepelenmesi len..aslanlar gibi savaştım ben..
1 - akrepler gibi olmasın..
A - hassskk..kelime oyunu yapma olm..çarpışırken can werdim ben..
1 - asım abi bırak allaasen..basbayaa üzerine basmışlar senin..
A - ulen hasan, öldün ama hala adam olamadın he..
1 - akrep olamadın desek..
A+2 - hassskk..
1 - tamam be abi kızmayın..
A - olm çok sıcakmış burası yaw..
2 - e cehennem diye olmasın..
A - dooru dooru..
1 - ee asım abi nasıl oldu bu yassı durum..
A - olm ewde takılıyom ööle tek başıma..bi tıkırtı duydum..
ufak bi aydınlık..soora yeniden karanlık..
sanıyorumki kapı açılıp kapandı..hışırtılar falan..
sonra üzerimde bi ağırlık hissettim..ben diyim 48,2kg sen de 48,9kg..
1 - ben demiim abi sen de..
A+2 - ama harrbiden hassskkk..
1 - tamam be abiler..ee asım abi?
A - olm ağırlığı hissettikten hemen sonra ışık yandı ki bildiğin matrix teyim..
1+2 - nassı yaani??
A - olm uzun boylu esmer bi hatun yerden yükseldi ve havada kaldı..
1+2 - trinity diyosuuunnn..
A - wallaa diyorum..
1+2 - waaay anassssıınııı..ee abi??
A - olm bi süre kaldı ööle hawada..ama surat ööle trinity ifadesinde değil..
artık o mu benden tırstı, o ifadeyle ben mi tırsmalıyım anlamadım..
sokamadımda zaaten..
1 - yyyoook artııkk..e abi sokuwerseydinya..
2 - olm nası soksun..matrix diyo..trinity diyo..
1 - ya abi sokarım trinity i..
A - oohhooo olm cehennem ayaana sewiyeyi düşürmüşünüz siz..
2 - boşwer asım dewam et sen..
A - abi sonra hatun kapıdan çıktıwe başka bi hatun geldi..
wallaa sonrasını hatırlamıyorum pek..we burdayım işte..
1 - ee asım abi cinayet saatine göre gömdülerse seni yassı namazını takiben oldu bu iş :)
A+2 - ya bi skkkttrr hasan yaa..
1 - tamam be abi gidiyom ben..
A - cehenneme kadar yolun war hasan..
1 - asım habi komikmisin sen :)
A - sdlşkfjkdjfıdsjıdjfısdjf hasaaaannnn.....

19 Haziran 2010 Cumartesi

2010 da online işlem..


Perşembe günü akşam eve gittiğimde hoş olmayan bir sürprizle karşılaştım..Doğalgazı kesmişlerdi..Kapının girişinde bulunan doğal gaz saatinin vanasına kırmızı bir cihaz takılmış ama mühürlenmemişti..Ne güzel mühürlememişler diye sevindim..Cihazı sökmeye çalıştım ama nafile..Uğraş uğraş netice yok..Artık içeriden ne yaptılarsa açılmıyor meret..
Kesme uyarısı falan da bırakmamışlar..Neden kesildiği hakkında hiç bir fikrim yok..Sonradan son gelen faturaya baktığımda Şubat ayından kalan 227TL lik bir ödenmemiş borç gördüm..Faturalarımın tamamı otomatik ödemede olduğu için kontrol etmem..Hesabımı kontrol ettiğimde yeterli miktarda para olmadığı için fatura ödenmemiş görülüyordu..
Cuma günü öğleden sonra Garanti Bankasındaki hesabımdan faturayı ödedim ve İgdaş’ı aradım..Bir an önce açılması ile ilgili talepte bulundum ve görüşme aşağıdaki şekilde gelişti..
- Xxxx tarihli ödenmemiş faturamdan dolayı haklı olarak gazı kesmişsiniz..Bozcumu az önce ödedim ve bir an önce açılmasını talep etmek için de sizi rahatsız ettim..
- Yok efendim ne rahatsızlığı..ben bilgilerinizi bir kontrol edeyim..Tesisat numaranızı alabilirmiyim?
- Alırsınız tabi..Numara xxxxxxxx
- Efendim bekleteceğim..
Takriben 15 dakika sonra;
- Efendim evet xxxx tarihten borcunuz varmış..Bu nedenle kesilmiş..
- Tamam bunu zaten biliyorum..
- İşte bu nedenden kesilmiş efendim..
- Tamam xxx bey bunu biliyorum..zaten görüşmenin başında da size iletmiştim..Faturayı ödediğimi de iletmiştim..Sorun şu; gaz ne zaman açılır..
- Efendim bekletip kontrol edeceğim..
Küfür dolu 10 dakika sonra;
- Efendim borcunuzu ödememişsiniz..
- Xxx bey elimde ödediğime dair dekontum var..Dilerseniz hemen fakslayabilirim..
- Efendim tamam dekontunuz olabilir ama bizde ödememiş görünüyorsunuz..
- İyi ya işte dekontu size ulaştırabilirsem ödediğmi görebileceksiniz..
- Siz nerden ödediniz?
- Garanti bankasından..
- Hıııı şimdi anladım..Efendim siz o parayı ödediniz ama Garanti Bankası o parayı Pazartesiye kadar tutacak ve bize öyle gönderecek..Para bize ulaşınca da 48 saat içerisinde gaz açılacak..
- Yok artık!!! Yahu ödediğim parayı niye banka tutsun..Ödendi diye dekont var edilmde..Hesaptan çıkışı yapılmış..
- Efendim yarın gidip İgdaş gişesinden tekrar ödeyin..Sonrada Pazartesi günü bizi arayıp ilk ödediğiniz parayı geri istediğinizi iletin..Bizde gerekli kontrolleri yapıp uygunsa geri ödemeyi yapalım..
- Çok teşekkür ederim bilgilendirmeniz için ama tam olarak ifade edemedim sanırım..Ben zaten bu faturayı ödedim ve elimde bu ödemenin belgesi var..Neden tekrar ödeyeyimki?
- Efendim siz faturayı ödememişsiniz..
- Bak güzel kardeşim..Ben bu faturayı ödedim ve belgesi de edilmde..
- Ama bizde ödememiş görülüyorsunuz..
- Tamam tamam anladım ben olayı..Dur ben sana ne yapacağımı ileteyim..Akşam eve gideceğim, o vananın üzerindeki zımbırtıyı kırıp açacağım ve yerine dekontu asacağım..Böylece tüm sorun çözülmüş olacak..
- Efendim ödeme yapmamış olduğunuz için cezai işleme maruz kalabilirsiniz..
- Xxx bey sinirli olduğum için küfüre maruz kalabilirsiniz..Son defa anlatmaya çalışacağım..O zımbırtının yerine ödemeye ait dekontu asacağım diyorum..Böylece ekipleriniz ödeme yaptığımı görebilecekler..
- Efendim o cihazı sadece yetkililerimiz sökebilir..
- Yooo bende gayet güzel sökerim..
- 65TL cezası var..
- Nasıl yani ödemesi yapılmış bir fatura yüzünden kapatılan vanayı açmanın 65TL cezası mı var??
- Evet efendim..Siz ödemeyi yaptıktan sonra 48 saat içinde uzmanlarımız gelerek gazı açacaklar..
- Xxx bey biz sizinle anlaşamayacağız..Sizin yetkilinizle görüşebilirmiyim?
- Burası çok kurumsan bir yer olduğu için burada yetkili yok efendim..
- Nasıl yani..Çok kurumsal bir yerde yetkili olmuyormu?
- Bizde yok efendim..Çok kurumsal burası..
- Vardır vardır..Bende sizi çok kurumsal bir yerden arıyorum..Üstelik yetkiliyimde..
- Bir bakayım efendim..
10 dakika kadar sonra..
- Merhabalar efendim yyy ben..Yetkiliyim buyrun?
- Yyy bey yetkiniz nedir?
- Yetkiliyim efendim..
- Onu anladım..Yetkiniz nedir? Yani orada hangi mevkidesiniz..
- Yetkili dedimya efendim..
- Ya sabıııırrr..Yyy bey; bende sizi bir çağrı merkezinden arıyorum ve yönetmen yetkisine sahibim..Burada takım liderleri var, supervisor ler var..Bir sürü değişik yetkili var yani..Siz nesiniz?
- Bizde öyle şeyler yok efendim..Burası biraz kurumsaldırda..
- Kurumsalsınız diye mevkileriniz yok yani..
- İşte yetkiliyimya efendim..
- Hay zkiim kurumsallığınızı yahu..Tamam tamam yetkiniz sizde kalsın..Sorunumu biliyomusunuz?
- Evet efendim xxx bana konudan bahsetti..
- Ok..Ben yinede kısa bir özet geçeyim..bıdı bıdı bıdı bıdı bıdı bıdı oldu ve ben bıdı bıdı bıdı istiyorum..
- Bir kontrol edeyim efendim..
Küfür kıyamet bir 10 dakikadan sonra;
- Ödeme bize ulaşmamış efendim..Bu yüzden gazı açamıyoruz..
- Güzel kardeşim siz düşmanlarım tarafından parayla mı tutuldunuz??
- Anlayamadım efendim..
- Şaşırmadım yyy bey..
- Efendim amacım size yardımcı olabilmek..Siz en iyisi o ödemenin dekontunu bankadan alın ama ıslak imzalı olmalı..Yarın sabah İgdaş veznesine gidip dekontu verin ve arkadaşlarımız işleme alsınlar..Sonrada 48 saat içerisinde gaz açılsın..Ama yarım Cumartesi olduğu için veznelerimiz kapalı..
- Kamera nerede?
- Pardon?
- Yahu yarın vezneler kapalıysa niye bana bunları anlatıyorsunki sen..Yok yok ben bugün o zımbırtıyı kırarım..
- Ozaman cezai işlem uygulanır efendim..65TL..
- Sizin İgdaş gibi ben eşlkjeşljşelkfjşelkjfşlekfelkfheflkejhfjsdhlkjdfghklsdfkjghk.......

Arkasından Garanti Bankasını aradım..Yıllardır kullandığım müşteri numaramı ve alo Garanti şifremi tanıyamadı sistem..Kart numarası istedi benden..Kart numaramı girdim onu da kabul etmedi..İkinci bir kartım daha vardı ve onun numarasını da girdim..Onu da tanıyamadığı için hattı kapattı..
Herhalde bende sorun var dedim ve tekrar aradım..Aynı işlemleri tekrarladık ama nafile..
Garanti Bankasının haklı müşteri hattını aradım..Aynı şekilde numaraları istedi sistem..İlginçtir ki ilk girdiğimde beni tanıdı..Karşıma çıkan bayana tanınamama durumunu özetledim ve ödememin geri çekilmesi için talepte bulunacağımı söyledim..Beni santrale tekrar aktaracağını ve karşısına çıkan arkadaşın yardımcı olacağını iletti..
Karşıma çıkan arkadaşa durumu özetledim ve tutarın geri çekilmesini istedim..Arkadaş bana, beni sisteme aktaracağını ve kart numaramı girmem halinde işlemi kontrol edebileceğini iletti ve aktardı..Ben kart numaramı girdiğimde ne olsa beğenirsiniz..Sistem beni yine tanımadı..
Küfür kıyamet tekrar haklı müşteri hattını aradım ve durumu anlattım..Karşımdaki bayan böyle bir durumda işlem yapamayacaklarını, tutarın hesaptan çıkmış olduğunu iletti..Yinede çözüm sunabilmek açısından hesabın bağlı olduğu şube ile görüşeceğini iletti..Kısa bir süre bekletti ve şubeye ulaşamadığı için yardımcı olamayacağını iletti..Çabası için teşekkür ederek teli kapattım..

Banka; ödeme yapıldığı için paranın İgdaşta olduğunu iletti..
İgdaş; ödeme yapılmadığı için paranın bankada olduğunu iletti..
Ve gaz açılmadı..

20 Mart 2010 Cumartesi

Türk usulü çözüm..


Geçtiğimiz günlerde Rize Üniversitesi içerisinde halı saha yapmak için çalışmalar başlamış..İş makineleri kazmaya başlayınca 26.04.1986 da Çernobil Nükleer Santralinde yaşanan facianın kalıntılarına ulaşılmış..Radyasyondan etkilenen çayların daha önce çay fabrikası olarak kullanılan, şimdiyse bir üniversite yerleşkesi olarak faaliyet gösteren alanda, toplağın birkaç metre altına gömülü olduğu ortaya çıkmış..
Yapılan ölçümlerde alınan radyasyon değerlerinin, facia sonrasında yapılan ölçümlerde alınanların iki katı kadar fazla olduğu da tespit edilmiş..
Çayları gömmek için kullanılan granit taşlarının radyasyondan etkilenmiş olması nedeniyle yaklaşık 80 kamyon taş ayıklanmış ve çaylara dokunulmadan üzerleri tekrar radyasyonsuz betonla kaplanmış..
Rize Üniversitesi Rektörü ve Nükleer Fizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Nazmi Turan Okumuşoğlu: “Radyasyonu önlemeyi isterken buraya radyoaktif granit taşlarını dökmüşler. Granit taşında radyoaktivite fazladır. Herhalde bir yerdeki tünel inşaatı veya başka bir yerden çıkan malzemeyi doldurdular. Yaklaşık 80 kamyon malzemeyi kaldırttım. Yerine, alttaki radyasyonu yukarı geçirmeyecek yeterli kalınlıkta malzeme ve beton döktük.” bilgisini iletmiş..

Pekiiiii o kadar insanın kanser olmasına ve ülkemizde kanser ile ilgili çok ta bir çözüm olmadığı için ölmesine neden olan olaydan sonra, bu olaydan en fazla etkilenen iki tarım ürününden birisi olan çay neden olay mahalline gömüldü? Yıllar sonra bulunan çaylar neden bir şekilde imha edilmedi de yeniden gömüldü? Hem de bir eğitim kurumunun spor amaçlı yapılacak olan tesisin altına..

O zamanlar ekranlarda çay içip bir sorun yok bunda diyen, hatta radyasyonlu çayın daha lezzetli ve yararlı olduğunu söyleyen bakanlar, radyasyondan aynı şekilde etkilenmiş olan tonlarca fındığı yurtdışına ihraç etmeye çalışıp kısmen de başarılı olmuşlardı..İhrac edemedikleri fındıkları da tüm ülkede ilkokul, ortaokul ve liselerde dağıttırmak suretiyle tüketmişlerdi..

Her zamanki gibi kendi yöntemlerimizle hallettik bir problemi daha..
O çaylar nedeniyle üzerini toprakla örttüğümüz bir çok insan gibi o çaylarıda yine toprakla örttük..

24 Şubat 2010 Çarşamba

Adaletin bu mu dünya?


Önceki hikayeye bağlı olarak Adliyeden alınması gereken “sabıkası yoktur” belgesi için düştük adliye yoluna..Şubat başları ve hava yağmurlu..Bakırköy adliyesini bilen bilir..Dik koysalarmış bir gökdelenimiz daha olurmuş..Ana giriş kapısından girdik ve binanın girişine doğru ilerledik..O da ne, bir kuyruk var ki akıllara zarar..En son askerde yemin törenimde görmüştüm bu şekli..On’ar kişi yanyana ve kuyruğun sonundan başı görünmüyor..Kapıdan yanyana girebilecek kişi sayısı maksimum 2..Adliyenin avlusunda sarmal bir şekilde uzadıkça uzuyor..Zemin eğimli ve hava yağışlı olduğu için yerde su birikintileri vs tam bir felaket..Hem alttan hem üstten ıslanıyoruz..Su birikintilerine paspas koyarak köprü inşa etmek gibi ilkel yöntemlerle çözümler üretilmiş..Bir de “arkadaşa bakıp çıkacağım” ekibi var..”ben zaten burdaydım..arkadaşımı alıp geldim” gibi bahanelerle ortaya çıkan kaynakçılar..Adaletsizlik daha girişte başlıyor anlayacağınız..
Neyse yağmurun altında geçen 10-15 dk sonra girişe ulaşabildik ve işkencenin ikinci bölümü başladı..Havalimanına girerken bu kadar soyunduğumu hatırlamıyorum..Bir de o on’ar kişilik grupların sürekli girişe yığıldığını göz önüne getirin..Kalabalığın ortasında soyunuyorsunuz..Ve burada bile o kaynakçılar var..Binbir güçlükle geçebildik dedektörlerden..Sicil kaydı, sabıka kaydı falan derken bir sırada daha bulduk kendimizi..Bu arada elleri kelepçeli tipler, cübbesini giymiş elinde tostuyla gezenler, cübbesini giymemiş elinde tostuyla koşanlar daha neler neler geçti önümüzden..Ama havaları görülmeye değerdi cidden..Sanki orada elinde tostla yürüyen değilde onlar, o binayı kendisi dikmiş oraya..Allahtan fazla ilerlemeden uyandık bu işlemi yapabilmek için para ödeyip fiş almamız gerektiğine..”Yahu benden vergi alıp bina yapıyorsunuz, girerken zulüm ediyorsunuz bir de içeride para alıyorsunuz..Bunu hangi akla hizmet yapıyorsunuz” gibi düşüncelerle gidip fişimizi aldık ve tekrar sıraya döndük..10-15 dk sonra sıramız geldi ve sabıka kaydımızı “sabıka kaydı yoktur” şeklinde aldık..
Binadan çıkışımız daha kolay oldu..Adliyenin iç kısmında kocaman bir alan, heykeller, mermerde kabartmalı yazılar, hiç bir şekilde anlam veremeyeceğiniz bir uğultu..Tam bir arena havası..Havalı havalı yürüyüp çıktık dışarı..Kapıda kameralar, canlı yayın arabaları vs..Bu ne acaba? Hayırdır? falan derken kahraman adalet savunucularımızın 7 ay boyunca hiç bir şekilde izine ulaşamadığı fakat kendisi teslim olunca yine aynı kahraman adalet savunucularımızın “yoğun çabalarımız neticesinde yakaladık..hiç bir suç cezasız kalmaz” diye böbürlenerek yorumlar yaptıkları olayı yaratan suçlunun mahkemesi olduğunu öğrendik..

“Adalet Mülkün Temelidir” sözünü ‘bir karadeniz fıkrası’ ya da ‘temel atarken adaletli olmak’ ya da ‘siz eşşek gibi çalıştınız, bende vergi ayağına paralarınızı alıp mülkü diktim gerisiniz siz halledin’ olarak düşünebilecek beyne sahip olan adalet savunucularına selam olsun..
--------
2000 yılından bu yana toplam 588 bin 445 faili meçhul suçlu dolaşıyor. Cezaevlerimiz ise 60 bin kişi alıyor.

23 Şubat 2010 Salı

Ben gördüm işte tamam..


İkametgah almak için gittiğim muhtarlıkta, nüfus dairesindeki adres kaydımla muhtarlıktaki kaydımın birbirini tutmadığını söylediler..
E bunu düzeltin ozaman dedim..
Online sisteme geçtikleri fakat bu düzeltmeyi online yapamadıklarını söylediler..Nüfusa gitmem gerekiyormuş..
Neyse gittim nüfus müdürlüğüne ve konuyu ilettim..
"şoordaki uzun kuyruk varya şurda, aha onun en sonuna geçecen" dedi kapıdaki kibar danışma memuru..
Vazifemi yaparak şoordaki uzun kuyruğun sonuna geçtim..
Bir süre sonra sadece 2 si çalışan 6 vezneli bölüme yaklaştığımı farkettim..
Yanımından iki kişinin desteğiyle zar zor yürüyen yaşlı bir teyze geçti ve refakatçileri teyzeyi ilerideki banka oturttular..Sonradan teyzenin oğlu olduğunu anladığımız arkadaş velayet vs. ile ilgili olan bankoya yaklaştı..Anlattı anlattı anlattı..Bankonun arkasından kalın, simsiyah, tek kaşlı bir ağır abi kaltı ve teyzeyi oturduğu yerde süzdü..Sonrada;
“şimdi bu konuşamıyormu?” dedi..Teyzenin oğluda, yok konuşamıyor yazamıyor falan anlattı birşeyler..Arkasından da teyzenin nüfus cüzdanı, sigorta kartı, emekli cüzdanı vs. olmadığını anlattı..Yani teyze teknik olarak yaşamıyor..Memur ileriye doğru “şefiiiiiimmm” diye bağırdı ve nüfus dairesinin şefi olduğunu anladığımız kısa boylu bir bayan geldi..Standart memur..Diz altı etek, uzun kollu triko, el örmesi cepli yelek, tel tel ayrılmış saçlar ve tamamlayıcı olarak sivri çerçeveli bir gözlük..Aynı şekilde teyzeyi süzdü ve aynı şekilde;
“hem konuşamıyor, hem yazamıyor hı? ve kimliğide yok? adını biliyormu kendisi?” dedi.. Teyzenin oğlu aynı şeyleri ona da anlattı..Arkadan şef;
“peki parmak basabiliyormu?” dediğinde ben koptum..
Şef müdüre sormam diyerek gitti ve birkaç dakika sonra geldi;
“Kendisini gördüysek olurmuş” dedi memura;
“Parmak bassın ama kendisi adını söyleyip basmalı” dediğinde bir sarsıntı daha yaşadık..
Memur; kağıtları doldurdu, teyzenin oğlundan imzalar aldı ve teyzeyi getirin dedi..
Teyzeyi iki kişi kaldırdı, bankoya kadar sürükledi ve ayakta tuttular..Bu sırada o kalın, siyah, tek kaşlı memur abi ayağa alktı, kendisinden hiç beklenmeyecek o klasik Türk empatikliği ile teyzeye doğru eyildi ve;
“anaaaaa naasssaaannn aanaaaaaaa? Ben gördüm işte tamam..” dedi..Bundan sonrasını hayal meyal hatırlıyorum..
Sonra teyzeye adını söyletmeye çalıştılar hep beraber..Teyze, iki nefes arasında birşeyler mırıldandı ama hiç kimse anlamamıştır eminim..Oğlunun düzeltmesiyle durum netleşti..Sonra teyzenin elini tutarak parmak olayını hallettiler ve teyzeyi oturttular..İşleri bitincede çekip gittiler..
Ben hala şoordaki sıranın biyerlerindeydim..
Bu arada o teyze kimdir? Neyin veraseti için getirilmiştir? Gerçekten o teyzemidir? Dışardan parayla tutulmuş birisimidir? Hiç birşey bilinmiyordu..
Ama ben muhtarlıkta kayıtlı bulunan ve daha önce defalarca aldığım ikametgah ilmuhaberini almak için tüm gün kazındım..