Önceki hikayeye bağlı olarak Adliyeden alınması gereken “sabıkası yoktur” belgesi için düştük adliye yoluna..Şubat başları ve hava yağmurlu..Bakırköy adliyesini bilen bilir..Dik koysalarmış bir gökdelenimiz daha olurmuş..Ana giriş kapısından girdik ve binanın girişine doğru ilerledik..O da ne, bir kuyruk var ki akıllara zarar..En son askerde yemin törenimde görmüştüm bu şekli..On’ar kişi yanyana ve kuyruğun sonundan başı görünmüyor..Kapıdan yanyana girebilecek kişi sayısı maksimum 2..Adliyenin avlusunda sarmal bir şekilde uzadıkça uzuyor..Zemin eğimli ve hava yağışlı olduğu için yerde su birikintileri vs tam bir felaket..Hem alttan hem üstten ıslanıyoruz..Su birikintilerine paspas koyarak köprü inşa etmek gibi ilkel yöntemlerle çözümler üretilmiş..Bir de “arkadaşa bakıp çıkacağım” ekibi var..”ben zaten burdaydım..arkadaşımı alıp geldim” gibi bahanelerle ortaya çıkan kaynakçılar..Adaletsizlik daha girişte başlıyor anlayacağınız..
Neyse yağmurun altında geçen 10-15 dk sonra girişe ulaşabildik ve işkencenin ikinci bölümü başladı..Havalimanına girerken bu kadar soyunduğumu hatırlamıyorum..Bir de o on’ar kişilik grupların sürekli girişe yığıldığını göz önüne getirin..Kalabalığın ortasında soyunuyorsunuz..Ve burada bile o kaynakçılar var..Binbir güçlükle geçebildik dedektörlerden..Sicil kaydı, sabıka kaydı falan derken bir sırada daha bulduk kendimizi..Bu arada elleri kelepçeli tipler, cübbesini giymiş elinde tostuyla gezenler, cübbesini giymemiş elinde tostuyla koşanlar daha neler neler geçti önümüzden..Ama havaları görülmeye değerdi cidden..Sanki orada elinde tostla yürüyen değilde onlar, o binayı kendisi dikmiş oraya..Allahtan fazla ilerlemeden uyandık bu işlemi yapabilmek için para ödeyip fiş almamız gerektiğine..”Yahu benden vergi alıp bina yapıyorsunuz, girerken zulüm ediyorsunuz bir de içeride para alıyorsunuz..Bunu hangi akla hizmet yapıyorsunuz” gibi düşüncelerle gidip fişimizi aldık ve tekrar sıraya döndük..10-15 dk sonra sıramız geldi ve sabıka kaydımızı “sabıka kaydı yoktur” şeklinde aldık..
Binadan çıkışımız daha kolay oldu..Adliyenin iç kısmında kocaman bir alan, heykeller, mermerde kabartmalı yazılar, hiç bir şekilde anlam veremeyeceğiniz bir uğultu..Tam bir arena havası..Havalı havalı yürüyüp çıktık dışarı..Kapıda kameralar, canlı yayın arabaları vs..Bu ne acaba? Hayırdır? falan derken kahraman adalet savunucularımızın 7 ay boyunca hiç bir şekilde izine ulaşamadığı fakat kendisi teslim olunca yine aynı kahraman adalet savunucularımızın “yoğun çabalarımız neticesinde yakaladık..hiç bir suç cezasız kalmaz” diye böbürlenerek yorumlar yaptıkları olayı yaratan suçlunun mahkemesi olduğunu öğrendik..
“Adalet Mülkün Temelidir” sözünü ‘bir karadeniz fıkrası’ ya da ‘temel atarken adaletli olmak’ ya da ‘siz eşşek gibi çalıştınız, bende vergi ayağına paralarınızı alıp mülkü diktim gerisiniz siz halledin’ olarak düşünebilecek beyne sahip olan adalet savunucularına selam olsun..
--------
2000 yılından bu yana toplam 588 bin 445 faili meçhul suçlu dolaşıyor. Cezaevlerimiz ise 60 bin kişi alıyor.